UAD, İsrail'in Filistin işgali üzerine danışma görüşünü duyurdu
Uluslararası Adalet Divanı (UAD), İsrail’in, işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarına ilişkin danışma görüşünü duyurdu.
Danışma görüşünde, İsrail’in Filistin topraklarını işgali, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki ilhak uygulamaları, Doğu Kudüs’ün statüsünü değiştirme çabaları, apartheid ve ayrımcı uygulamaların hukuka aykırılığı, bunların başta İsrail olmak üzere tüm devletler ve uluslararası kuruluşlar açısından doğuracağı sonuçlar hakkında UAD’nin kanaati paylaşıldı.
‘İSRAİL, GAZZE’DE İŞGALCİ GÜÇ KONUMUNDA’
Divan Başkanı Lübnanlı Yargıç Nawaf Salam, halka açık oturumda Divan’ın kararını okudu. Salam, UAD’ın danışma görüşünü açıklamaya başlamadan önce, İsrail’in Filistin toprakların işgali ve bunun beraberinde getirdiği hukuki sonuçlar konusunda UAD’ın danışma görüşünde bulunabileceğini söyledi. Aralarında İsrail’in de olduğu ülkeler, UAD’dan İsrail’in Filistin topraklarını işgali konusunda görüş bildirmeyi reddetmesini talep etmişti.
Salam yanı sıra, işgal altındaki Filistin topraklarının parçalanmış ayrı bölgeler değil, tek bir bölgesel birim olduğunu ve İsrail’in Gazze’de işgalci güç konumunda olduğunun altını çizdi.
Divan, İsrail’in Doğu Kudüs ve Batı Şeria topraklarında da işgalci konumunda olduğunu bildirdi. UAD, hem İsrail’in yerleşim politikasının hem de doğal kaynakları kullanımının uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtti.
İşgal altındaki Filistin topraklarındaki Filistinlilere yönelik yerleşimci şiddeti ve İsrail güçlerinin eylemlerinin de ele alındığını ifade eden Divan Başkanı, İsrail’in yerleşimcilerin uyguladığı şiddeti engellememesinin yükümlülüklerine aykırı olduğu görüşünü dile getirdi.
BM GÖRÜŞ İSTEMİŞTİ
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK), 30 Aralık 2022 tarihli kararında UAD’dan, Divan Statüsü’nün 65’inci maddesine dayanarak 1967’deki savaştan bu yana İsrail’in Filistin’deki işgalinin hukuki sonuçlarına ilişkin iki soru yöneltti.
Kurul’un Divan’a sunduğu sorular şu şekildeydi:
“1- İsrail’in, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli olarak ihlal etmesinin, işgali sürdürmesinin, 1967’den bu yana Filistin topraklarındaki yerleşim ve ilhak faaliyetlerinin, Kudüs’ün demografik yapısını, karakterini ve statüsünü değiştirmeye yönelik faaliyetlerinin ve ilgili ayrımcı mevzuat ve tedbirleri kabul etmesinin hukuki sonuçları nelerdir?
2- İsrail’in, ilk soruda belirtilen uygulamaları, işgalin hukuki statüsünü nasıl etkilemektedir ve bu durumun tüm devletler ve Birleşmiş Milletler için doğurduğu hukuki sonuçlar nelerdir?”
Danışma görüşü talebi 17 Ocak 2023’te BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından UAD’ye ulaştırılırken Divan, BM üyesi devletlere ve Filistin’e, danışma görüşü istenen sorular hakkında yazılı ve sözlü beyanda bulunma haklarına ilişkin bildirim yaptı.
UAD’ın İsrail kararına ilişkin Türkiye’den peş peşe açıklamalar
FİLİSTİN DIŞİŞLERİ BAKANI: GÖRÜŞ ‘TARİHİ’
Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin hukuka aykırı olduğunu ve işgalin derhal sonlandırılması gerektiğini belirten Uluslararası Adalet Divanının (UAD) danışma görüşünü “tarihi” olarak nitelendirdi.
DANIŞMA GÖRÜŞÜ VE ETKİSİ NEDİR?
Birleşmiş Milletler’in temel yargı organı Adalet Divanı’nın görevleri arasında ilk olarak, devletler arasında ortaya çıkan hukuki ihtilafları uluslararası hukuka uygun şekilde çözmek, ikinci olarak da kendisine yönlendirilen hukuki konularda danışma görüşü bildirmek bulunuyor. BM organları ve faaliyet alanlarıyla ilgili olması şartıyla BM yetkili kuruşları uluslararası hukuka ilişkin konu hakkında Uluslararası Adalet Divanı’ndan danışma görüşü isteyebilir. Devletler, Divan’dan danışma görüşü isteyemez.
Uluslararası Adalet Divanı’nın verdiği danışma görüşleri her ne kadar bağlayıcı olmasa da birçok devlet ve kuruluş tarafından dikkate alındığı ve verilen görüşe uygun hareket edildiği belirtiliyor. Danışma görüşleri, ileride açılabilecek benzer konulardaki davalarda Divan’ın ne yönde karar verebileceğini de gösterirken, danışma görüşü aleyhine hareket eden devletler açısından politik baskı aracı olarak kullanılabiliyor.
TÜRKİYE FİLİSTİN’İN İŞGALİNE KARŞI ÇIKTI
Türkiye, UAD’nin danışma görüşü oluşturulması sürecinde 26 Şubat 2024’te yaptığı sunumda, İsrail’in, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını engellediğini ve bu sebeple işgali ‘derhal ve koşulsuz olarak’ sona erdirmesi gerektiğini vurgulamıştı.
Sunumunda, İsrail’in Filistin’deki işgaline son vermesi ve 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan egemen ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını öngören kalıcı ve sürekli bir çözüme ulaşılması çağrısını yineleyen Türkiye, uluslararası toplumu ve kuruluşları, üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye davet etmişti.
Türkiye, özellikle Doğu Kudüs’ün statüsünün değiştirilmesinin uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına aykırılık teşkil ettiğini belirtmişti.